5 Şubat 2010 Cuma

Karalıyorum, Öyleyse Varım - Vol. 1

gözüm karardı. odanın berbat havası burnumu yaktı artı ciğerlerim iflas etmişti tüm o sigaralar yüzünden zaten. zor nefes alıyordum. hani yılların dostu gelmişti de abartmasaydık keşke bu kadar diye düşünüyorum şunları yazarken.

çocukken kardeş sanıyorlardı bizi. şimdi alakamız yoktu oysa. o zayıftı. tanıştığımızda ben ondan çok çok daha zayıftım ama geçen altı yılın ardından ben onun yanında ayıcık gibi kalıyorum şimdi. boyu kısa gerçi ordan kaybediyor bacaksız.

son günlerde hayat tamamen griydi ve gelişiyle kuşlar, böcekler böyle fink atıyordu resmen. evin havası filan değişmişti. uzun bi kucaklaşmanın ardından faleze gittik. orda biraz içip evde devam ettik zıkkımlanmaya. kafalar hoş oldu derken murat geldi. cansuyla tanıştılar ve anında kaynaştılar zaten. hoş cansuyu tanıyıp da hemencik ısınamayan görmedim. nasıl bıcır bıcır böyle. insanın içine sokası gelir. her şeyin altındabi şey arar olmuştum son bikaç aydır ve başta murat olmak üzreherkesi üzüyordum.

murat da rakısıyla bizim kafaya erişince dolaptaki şampanyayı çıkardım cansunun diretmesine rağmen "bi kadeh de bundan iççez aa olmaz öyle çok ayıp" deyip. ne var ki sabah -şu sıra pek sık oluyor bu- erken uyanmıştım ve mayışıyordum artık. yere cansu için bi yatak hazırlayıp bulaşıklara geçtim. içerden cansuyla muratın gülüşmelerini duyuyordum. böyle aptal bi mutluluk vardı içimde, her tarafta kelebekler falan görüyodum. kuşlar cıvıldaşıyodu filan. güzeldi yani atmosfer. ne var ki bulaşıkları yıkarken elimi soktuğum sıcak su beni iyice mayıştırdı uyuyakalmışım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder