3 Şubat 2010 Çarşamba

Karınca Türküsü

Başından beri günahtın hayatıma. Solmuş bir güneş kadardı yüzün İzmir'e vuran. Terk edilmişliğin rezil yüzü kendini saklamaya çalışırken biraverde ölüm vardı. Ne sen, ne o. Hissedilmeyecekti yalnızlık. Ve aşk; bir karıncanın türküsü olurdu senle yaşanırsa.

Ruhum boğazıma gömüldü, haykıramadım. Velhasıl aklımdaydın. Apaçık. Yüzümde, gözlerimde, parmak izimdeydin. Parmaklarımı kestiğim o gece en çok, en çok da artık sana yazamayacağım için üzülmüştüm halbuki. Sesimi duymuyordun, yüzümü görmüyordun. Huzura erdiğini düşündüğünü söylemiştin. Yldırımlar düşerken bir kan pıhtısının üzerine kapaklanmıştım, senden çok uzaklardaydım. Duymuyor, görmüyordun. İsmini sayıkladım, çocuk! Yarı baygın, yarı ölü... Ruhum kan kaybederken terimlerim seni sayıkladı. Siyah-beyaz bir fotoğraftın sen bir balıkçı iskelesinde. Ve aşk, bir karınca türküsü olmuştu senle yaşandıkça.

Yoksul bir duanın içinde kendimi kaybetmişken ben daha kaç kez darp edilebilirdi çocuk cesedim?

Bir karınca türküsünü çığırıyor şimdi sessizlik.

22 mart 2007

4 yorum:

  1. sen neşeli yaz. sevmedim ben bu şekil.

    YanıtlaSil
  2. harika cümleler, harika bir yazı. bütün bi duygu üzerime sindi diyebilirim.

    YanıtlaSil
  3. çok güzel yazı. nerden buluosun bu cümleleri yaa..

    YanıtlaSil